GüncelMakaleler

Bakkal Dükkânından Dev Bir İmparatorluğa Dönüşümün Öyküsü; Koç Holding! -2-

Petrol ve Finans Sektöründe Yoğunlaşma ve Sıçrama

Kuruluşundan bu yana faaliyetlerinde hem “içerideki” hem de dışarıdaki yabancılarla ilişkileri uluslararası stratejik ortakları her zaman çok önemli ve belirleyici olmuş olan Koç Topluluğu özellikle de son on yıldır Dış Ticaret Grubu bünyesindeki şirketleri yoluyla yurt dışında ticareti geliştirme, faaliyetleri genişletme, yeni iş ve projeler oluşturmak yolunda adımlar atmaktadır.
Bu anlamda grubun lokomotif şirketi RAM, Ortadoğu, Kuzey Afrika, Doğu Avrupa, Balkanlar, Uzakdoğu, Rusya ve Orta Asya Cumhuriyetlerinde temsilcilikler açma ve ortaklıklar kurma yoluyla otomotiv, demir-çelik ve gıda gibi alanlarda ihracatını artırmıştır.
Otomotivde TOFAŞ, Doblo ile yıllık 750-800 milyon dolarlık bir ihracat hedefiyle atağa geçerken Ford Otosan’ın Kocaeli’de açılan fabrikasında 2002’den itibaren üretilerek ihraç edilecek yeni model ile yıllık 1 milyar dolarlık ihracat yapılması planlanmaktaydı.

Koç Holding, Avrupa’da üretim ve satış faaliyetlerini Arçelik’in uluslararası markası Beko ile Beko UK, Beko Deutschland, Beko France, Beko Espana ve Beko Polska isimleri altında birçok ülkede sürdürmektedir. Koç, Alman beyaz eşya markası Blomberg, Avusturyalı lider beyaz eşya markası Elektrabregenz ve Tirolia, İngiliz Leisure ve Flavel markalarını satın almıştır.
Koç Holding 2001 ekonomik krizi döneminde benimsediği odaklanma stratejisinin sonuçlarını kısa sürede almıştır. Özelleştirilen TÜPRAŞ’ın topluluk bünyesine alınması da (2015) bu kapsamda gerçekleşmiştir. TÜPRAŞ, Türkiye’nin en karlı ve en büyük şirketinden biridir. Ham petrol rafinajı, petrol ürünleri ithalat ve ihracatı ve petrokimya sanayi alanında faaliyet gösteren TÜPRAŞ’ın yılık cirosu 20 milyar dolar civarındadır. Koç grubunun kendine en yakın diğer sermaye gruplarıyla arasının açık ara açılmasını sağlayan etkenlerden biri de Yapı Kredi Bankası’nın Çukurova Grubu’ndan satın alınması olmuştur.
2000 yılından yani krizden önce 79 olan banka sayısı sektörden elenmeler neticesinde 2001 yılı itibariyle 49’a düşerken en büyük ilk beş ve ilk on bankanın toplam aktifler ve mevduatlar ve kredilerindeki payları düzenli olarak artmaktadır.

Koç, bu ortamda Koçbank ve yurtdışındaki bankalarını da dahil olmak üzere finans sektöründeki yedi şirketini “Koç Finansal Hizmetler A.Ş.” çatısı altında birleştirdi.
2002 yılında bu alanda ilk yabancı ortaklığı UniCredito Italiana ile geçekleştirdi. Bu hamle ile Koçbank üç yıl içerisinde Türkiye’nin en büyük altıncı bankası olmuştur. Büyük satın almalarla birlikte 2005 yılı topluluk tarihinde yapılan en büyük atılımlara sahne olmuştur.

Koç Holding Yönetim Kurunun Uluslarasılaşması
1945 öncesi döneme kadar üst düzey yöneticilerin çok büyük bir çoğunluğunun gayr-i Müslim nüfustan geldiğini görüyoruz.
Bu durum zaman içinde değişmiş, holding yapısı büyüyüp çeşitlendikçe yönetim kademelerinde değişik uluslardan profesyoneller hâkim hale gelmiştir.

Gelinen aşamada, Yönetim Kurulu, bugünün önde gelen kamu ve vakıf üniversiteleri, Dışişleri ve Ekonomi Bakanlıkları, Merkez Bankası ve Hazne Müsteşarlığı gibi stratejik kurumları, Sermaye Piyasası Kurulu (SPK), Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu (BDDK), Rekabet Kurumu, Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK) gibi üst kurul tipi benzeri yapıları yöneten kadrolar ile giderek yükseköğrenim kariyerleri parlak kişiler doldurmaktadır.
2002’li yıllarda Koç Holding, bünyesine kattığı yabancı yönetim kurulu üyeleriyle birlikte Türkiye’de yönetim kurullarının uluslarasılaşması eğilimini başlatan grup olmuştur. Satış, pazarlama ve üretim faaliyetlerini yeryüzünün çeşitli bölgelerine yayabilen, yabancı ülkelerde doğrudan yatırımları olan, uluslararası piyasalarda dev rakipleriyle kıyasıya rekabet edebilen, sınır ötesi birleşme ve satın almalar ile işlemleri giderek yoğunlaşan, dev ulusötesi şirketlerle içeride ve dışarıda çeşitli stratejik ittifaklar ve veya girişimlere imza atan grubun bu durumu yönetim kurulunun neden uluslarasılaştığı hakkında da fikir vermektedir.
Topluluk ilk defa 1999 yılında üç yabancı üyeyi bünyesine dahil etmiştir.
İzleyen dönemlerde Helmut O., Maucher (Almanya), Wayne W. Boker (İtalya), Dieter Urban (Almanya), Heinrich von Pierer (Almanya), Sanford Weill (ABD) ve Peter D. Sutherland (Birleşik Krallık) gibi isimler yönetim kurullarında görev yapmıştır.
UniCrediton’un CEO’su Profumonun 2003-2005 arasında holding yönetimine girmesi topluluğun bankacılık ve finans alanındaki yatırımlarından bağımsız düşünülemez. Ford Motor Company’nin Başkan yardımcısı Booker ise 2007 yılına kadar dokuz yıl boyunca holdingte görev yapmıştır. Booker, Mc Arthur ve Weill ile birlikte Koç’un küresel şirket seçkinleri ağının Atlantik ötesi ayağını oluşturmuştur.
Şüphesiz Koç’un en önemli yabancısı çok sayıda uluslararası şirkette, 96-2005 yılları arasında George W. Bush yönetiminin önde gelen isimlerinden Paul Wolfowitz’in de bulunduğu Dünya Bankası başkanlarının kıdemli danışmanı olan ve yönetimde on ikinci yılını dolduran Mc Arthur’dur. Bu isim emperyalist kapitalist sistemin, şirketler ağının en merkezi bağlantı noktalarından bir tanesidir.

Peter D. Sutherkand ise 1995’ten beri Goldman Sachs International’da yönetim kurulu Başkanı olarak görev yapmakta ve aynı zamanda London School of Economics Yönetim Kurulu Başkanı ve Birleşmiş Milletler Göç ve Kalkınma Özel Temsilcisi olarak görev yapmıştır. Koç Holding’in yönetimine girdiğinde hala BP gibi bir uluslararası emperyalist tekelin yönetim kurulu başkanıdır.
Koç dışındaki hiçbir grupta Sutherland ve Weill gibi isimlerin benzeri bulunmamaktadır.
Sanford Sandy Weill, Citigroup INC’de Onur Başkanıdır.

Citigroup CEO’luğundan 2003 yılında emekli olmuş ve 2006 yılına kadar yönetim kurulu başkanı olarak görev yapmıştır. Henüz 1983’te Weill American Express gibi bir finans tekelinin başkanıdır. İş yaşamı boyunca çok sayıda şirket kurmuş, elden çıkarmış veya birleştirmiştir. 1997’de Businessweek dergisi Travelers Group başkanı Standy Weill’in yıllık 230 milyon dolar geliri ile “Dünyanın En Çok Kazanan Yöneticisi” olduğunu duyurmuştur.
“Merhametsiz Sermaye Kralı” Weill, “meziyetlerini”, birikimlerini ve elbette büyük ulusötesi bağlantılarını artık Koçlar için kullanmaktadır. Bunun en somut örneği dünyanın “en prestijli” hayırseverlik ödüllerinden biri olarak gösterilen “Carnege Medal of Philanthropynin (Carnegie Hayırseverlik Ödülü) 2009 yılında Koç Ailesine verilmesidir.

Koç bu ödülü New York eski Belediye başkanı Michael Bloomberg ve Citigroup şeref başkanı Sanford Well ve Intel kurucu ortağı Gordon Moore’la paylaşmıştır. 2001 yılından bu yana verilen ödül daha önce, Ted Turner, Rockefeller, Gates, Hewlett, Tata ve Packard aileleri ve George Soros gibi uluslararası kapitalist sermayenin temsilcilerine gitmiştir.

Dünyanın Gizli Hükümetinde Bir Koç!
Rahmi Koç’un uluslararası bağlantıları en az holdingin yabancı yönetim kurulu üyelerinin bağlantıları kadar güçlüdür. 1994 yılında 95-96 döneminde görev yapmak üzere Uluslararası Ticaret Odası’na başkan seçilmiştir. Rahmi M. Koç, ayrıca Dış İlişkiler Konseyi (DİK) Uluslararası Danışma Kurulu üyesidir.
Öte yandan 80’li ve 90’li yıllarda Rahmi Koç, 2000’lerde ise Mustafa Koç’un Bilderberg Toplantılarında oldukça aktif roller aldığını görmekteyiz.
Dünya Ekonomik Forumu (DEF) ise 2004 yılından bu yana dünyanın dört bir yanından kapitalist sistemin yarınlarını yönetmeye aday, “Genç Küresel Liderleri” bir araya getirmektedir. 2004 yılında Türkiye’den seçilenlerden küresel lider adaylarından bir tanesi de Koç Holding’ten Ali Koç’tur.
Holding yönetiminde uzun süre görev alan Maucher, bir dönem Avrupa Sanayiciler Yuvarlak Masası (ERT) ve Uluslararası Ticaret Odası’nın (UTO) başkanlığını olan Maucher 1999 ve 2008 yılları arasında toplulukta çalışmıştır.
ERT, Avrupa Birliği düzleminde Avrupa sermayesinin en ulus ötesileşmiş, dilimi çıkarlarının ve politik yönelimlerinin temsilcileridir. ERT’de temsil edilen 45 şirketin sadece Avrupa’da yaptıkları toplam ciro 1 trilyon Euro’nun üzerindedir. Bu şirketlerin bünyesinde ise yaklaşık 6.6 milyon kişinin çalıştığı tahmin edilmektedir.
ERT’ye üye olan şirketler arasında Nokia, Unilever, Nestle, Bayer ve British Airways gibi uluslararası kapitalistler bulunmaktadır. Koç Topluluğunun Bilderberg ve DİK gibi planlama kuruluşlarıyla da yakın ilişkileri vardır. Koç ailesi son yıllarda gerek başkan gerekse de diğer yöneticileri düzeyinde Bilderberg toplantılarına düzenli olarak davet edilmektedir. Koç ailesinin mutlaka her toplantıda temsile ediliyor olması topluluğun emperyalist-kapitalist sermaye/sistem içinde Türkiye’deki diğer sermaye gruplarından ayrı ve hiyerarşik olarak daha yukarıda bir konumda olduğunu göstermektedir.
Bilderberg toplantıları dünyanın gizli hükümeti olarak adlandırılmaktadır.

Koç’a Karşı Mücadele Emperyalist-Kapitalist Sisteme Karşı Mücadeledir!
Açık ki emperyalist- kapitalist sistem yaşadığı krizlerinde etkisiyle sürekli bir şekilde yeniden yapılandırma içine girmekte her döneme uygun yeni politikalar ve adımları yaşama geçirmektedir.
Uluslararası sermaye ile organik ilişki içindeki Türk komprador sermayesinin de bunun dışında kalması düşünülemez elbette. İşte Türkiye’de ortaya çıkışından bugüne kadarki süre içinde Koç Holdingin geçirdiği değişim ve aldığı mesafede bunun bir sonucu olarak ortaya çıkmıştır.
Koç açık ki Türk sermayesi içinde uluslararası-emperyalist sistemle en yakın ve yoğun ilişkiler kurmuş, ticaret, sanayi, dağıtım ve perakende vb. pek çok sektörde rakipleriyle açık ara mesafe açmış bir komprador durumundadır. Sermeye birikiminin yoğunlaşmasının bir sonucu olarak ortaya çıkan holding yapısı 80’lerden sonra çok ciddi bir mesafe kat etmiş, 90’lar ve özellikle de 2000’lerden sonra finans alanında yaşanan yoğunlaşma, tekelleşme ile Türk sermayesi içinde ki pozisyonunu ve birinciliğini açık ara perçinlemiştir. Bakkal dükkânıyla başlayan ticaretle devam eden sanayi yatırımlarıyla gelişen ve 2000 sonrası TÜPRAŞ ve Yapı-Kredi’nin ele geçirilmesiyle zirveye ulaşan Koç, çok ciddi bir sermaye birikimine ulaşmış ve dünyaya açılmıştır.
Koç, bugün dünyanın pek çok ülkesinde beyaz eşyadan otomotive, medya alanından telekominikasyona kadar çok ciddi yatırımları olan devasa bir sermaye grubu/topluluğu durumundadır.
Söz konusu tablo, Türkiye’nin bu en büyük haramisine karşı işçi sınıfı ve ezilenlerin vereceği mücadele açısından son derece önemli bir yerde durmaktadır. Açık ki karşımızda sadece basit bir komprador yoktur, uluslararası bağlantıları, yaptığı uluslararası anlaşmaları, emperyalist- kapitalist sistemin şampiyonlar liginin devamlı oyuncularından biri bulunmaktadır!
Kaynak:
Ulusötesi Kapitalist Sınıf Oluşumu. Türkiye ve Koç Holding Örneği
Sosyal Araştırmalar Vakfı. M.Gürsan Şenalp. Ağustos 2012
(Bitti)

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu