GüncelMakaleler

PUSULA | Zorluklarla Savaşarak Yürümeyi Başarmalıyız

"Aksi takdirde ne militan bir kadro tipi ne de kolektifin bütün sorunlarını kendine dert edinen kadrolar yaratamayız. Eleştiri-özeleştiri silahına derinlik kazandıramayız"

TC derin bir kriz içindedir. Her geçen gün mevcut iktidarın yönetememe krizine tanıklık ediyor.

Bu nedenle de işçi, emekçi ve tüm ezilenler cephesinde yükselen demokratik hak ve özgürlük talepleri karşısında devletin terörünü görüyor.

Siyasal iktidar estirdiği bu devlet terörünü perdelemek için yeri gelince “terörizme” karşı mücadele, yeri gelince “demokrasi paketleri” yalanlarına başvuruyor. Hiç kuşkusuz her yalan devlet terörizminin copsuz, kurşunsuz kelamıdır.

Biri yaralar ya da öldürür, diğeri ise beklenti yaratarak, yığınları aldatarak yoksulluk ve sefalet içinde süründürür. Siyasal İslamcı iktidar her iki kirli silahı da kullandı, kullanmaya devam ediyor.

Tarihi tecrübelerimizle biliyoruz ki; egemen sınıfların kriz dönemleri, devrim için büyük fırsatlar çıkarır. Ama bu fırsatlardan yararlanmak için sınıf bilinçli proletaryanın başta işçi sınıfı olmak üzere geniş emekçi yığınlarla bağ kurarak örgütleme ve siyasal iktidar perspektifiyle harekete geçirme kapasitesine sahip olması gerekir.

Bu kapasite kadroların niteliğiyle, günlük devrimci çalışmada edindikleri örgüt deneyimiyle bağlantılıdır. Devrimler örgütlü yığınların eseridir. Tam da bu noktada kadroların rolü belirleyicidir. Kendi kadrosunu yaratmayan bir devrim mücadelesi, zaferle taçlanamaz. Yine demokrasi, bağımsızlık ve sosyalizm mücadelesi için nesnel koşulların olgunlaştırdığı bir ortamda emekçi yığınlarla bağ kurmada, örgütleyip harekete geçirmede sorunlar yaşanıyorsa bilin ki, orada militan kadro sorunu yaşanıyordur.

Kadro sorununun yaşandığı bir yerde alınan veya alınacak kararların da hayata geçirilmesi oldukça zordur. Dikkat ederseniz burada alınan kararların doğru veya yanlışlığını tartışmıyoruz. Sadece söylemle eylem arasında doğabilecek uyumsuzluğa dikkat çekiyoruz.

Oysa şu bir gerçek ki, kadrosal anlamda var olan nicel ve nitel düzeydeki zayıflık, ideolojik cephedeki netlikte, teorik düzeydeki derinlikte ve en önemlisi de devrimci pratikte bağrında bir dizi olumsuzluk taşır. Bu olumsuzlukların giderilmesi çok yönlü ve kapsamlı bir mücadeleyi gerektirir. Düşmanın kapsamlı saldırılarına karşı militanca mücadelenin olmadığı bir yerde sürece uygun bir kadro şekillenmesinden söz edilemez.

Tabi ki sınıf savaşımı için her kadro değerlidir ve korunması gerekir. Lakin devrimci ve komünist partileri birer fikir kulübu değildir. Tam tersine savaş örgütleridir. Kolektifin inşası devrimin zaferi ağır bedeller üzerinde yükselir. Kazanmak için kimi zaman kaybetmeyi de göze almak gerekir.  Çelikleşmek içinde ateş içinde yürümek gerekir. Böylesi bir iklimde şekillenen kadrolar yalnız taktik zaferlere imza atmazlar, aynı zamanda kolektifin geleceği içinde birer teminattırlar.

Bu nedenle de bu dinamik ve cesur militanlar sınıf savaşımının her alanında hem kavganın en önündeler hem de düşmanın hedefindeler. Kitle hareketlerinin ve kadrolaşmanın zayıfladığı dönemlerde bu niteliğe sahip kadroların ve militanların kaybı, örgütlü bünyede ciddi zayıflıklara yol açar. Her şeyden önce önderlik sorununda kolektif içi sorunları çözme gücünde yetersizlikler, güvensizlikler baş gösterir.

Böylesi kriz dönemlerini yaşamamak için sürekli yeni kadroların yetiştirilmesi gerekir. Var olan kadroların yeni sürece uygun olarak kendilerini yenilemesi gerekir. Yenilenme, sorgulama perspektifiyle işçi sınıfı, kadın, gençlik alanlarındaki çalışmaları yaratıcı tarzda yürütülebilecek bilinçli, planlı bir kadro politikası bir zorunluluktur. Bu zorunluluktan kaçınamayız.

Hiç kuşkusuz yeni güçlerin örgütsel deneyimleri azdır. Teorik düzeyleri geridir. Bundan dolayı karşı karşıya kaldıkları sorunları çözmede yetersiz kalabilirler. Tüm bunlar kendi içinde anlaşılır. Ama unutmamak gerekir ki, bizler hiçbir sorun karşısında çaresiz değiliz.

Burada asıl olan bu sorunlar karşısında doğru çözüm yöntemleri geliştirmektir. Dolayısıyla bu süreçte kolektif çalışmaya dair yapılan vurgular anlamlıdır. Kolektif aklı kullanmak birimizin göremediği noktanın, noktaların diğerleri tarafından görülmesini sağlar. Dinleme ve anlama eyleminde olgunlaşmamıza hizmet eder.

Şu gerçeği de kabul etmemiz gerekir; Bizler kimi zaman bırakalım yeni güçleri, en yakınımızdaki güçleri dahi yeteri kadar tanıyamıyoruz. Çünkü militan mücadelede kitle çalışmasında, ideolojik ve teorik tartışmalarda ciddi yetersizliklerin olduğu bir ortamda tanıma eyleminde problemlerin yaşanması kaçınılmazdır. Örgütsel konumlamalarda çoğu zaman yapılan yanlışlıkların esas nedeni de budur. Bu anlamıyla ortak düşünüş, ortak hareket tarzına zenginlik katmak için seviyeli bir tartışma ve hesap verme, hesap sorma anlayışına bir sistemlilik kazandırmak şarttır.

Aksi takdirde ne militan bir kadro tipi ne de kolektifin bütün sorunlarını kendine dert edinen kadrolar yaratamayız. Eleştiri-özeleştiri silahına derinlik kazandıramayız.

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu