GüncelManşet

Kadınlar, OHAL’e karşı her halde direnişi seçtiler!

Geride bıraktığımız hafta, bir grup adam kafa kafaya verdi; kadınların yaşamını doğrudan etkileyecek, cinsel istismar ve tecavüzü meşrulaştıracak bir önergeyi TBMM Genel Kurulu’na sundu.

“Cebir, tehdit, hile veya iradeyi etkileyen başka bir neden olmaksızın işlenen cinsel istismar suçunda mağdur ile failin evlenmesi durumunda fail hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına veya cezanın infazının ertelenmesine imkan veren düzenleme” şeklinde sunulan önerge ile “iyi hal”, “haksız tahrik” indirimleriyle zaten cezasızlıkla ödüllendirilen cinsel istismarcılar, tacizci ve tecavüzcüler bu kez bir kılıf bile uydurmaya gerek duyulmaksızın aklanmaya çalışıldılar.

Önerge ile esas olarak söylenmek istenen cinsel istismara uğrayan çocuğun rızası olması halinde faili ile evlenerek cinsel istismarcının cezasından kurtulmasıdır.

Farklı mecralar tartışmaları farklı yerlere çekedursun…

Önergenin sunulduğu 16 Kasım gününden 22 Kasım’a farklı mecralarda birçok tartışma yürütüldü ve çoğunlukla yine o adamların kafa yapısına sahip ama daha inceltilmişi karşımıza çıktı. Karşı cepheden olanlar, yani cinsel istismarı ve tecavüzü aklayanlar küçük yaşta evlenmiş ancak mevcut yasa nedeniyle evli oldukları kişilerin hapishanede olması nedeniyle mağdur olanları ön cepheye sürerlerken önergeye karşı olan bir kesim ise “Ensar Vakfı’nda erkek çocuklar ne olacak peki?” şeklinde aynı zihniyeti farklı bir şekilde ortaya koydular.

Heteroseksist anlayışlarıyla çiğliklerini ortaya koyan son kesim, “tecavüzcüsü, tacizcisi, cinsel istismarcısı” şeklinde mağdurları, faillere aitleyen unvanları kullanmaktan da çekinmedi. Bir diğer tartışma ise ekonomideki kriz nedeniyle gündemin değiştirilmesi için böylesi bir önergenin ortaya çıkarıldığı yönünde oldu.

O ya da bu şekilde tartışılması gereken asıl mesele, cinsel istismar ve tecavüzün meşrulaştırılması gerçeği kaybedilmeye çalışılırken kadınlar en başından itibaren çıplak gerçeği haykırdılar: “Tecavüz-cinsel istismar meşrulaştırılamaz” diye…

Kadınlara OHAL kâr etmedi!

Evet, binlerce kadın sokağa çıktı! Binlerce kadın yıllar süren kadın mücadelesinin kazanımlarından olan haklarına sahip çıkmak, kaybetmemek için sloganlarıyla, zılgıtlarıyla, rengarenk dövizleriyle erkek devletin OHAL ile birlikte ablukaya aldığı, yasakladığı sokakları-meydanları mesken eylediler.

15 Temmuz darbe girişiminin ardından OHAL ilan eden ve OHAL uygulamalarıyla ezilenlerin haklarını bir bir gasp eden, gözaltı-tutuklama operasyonlarına her geçen gün yenisini ekleyen, grevleri-direnişleri-eylemleri yasaklayan devlet, kadınların sokağa çıkışını engelleyemedi. Kadınların bu karşı koyuşu, önergeyi geri çektirirken bunu gururuna yediremeyenler ise “Kadın meselesi, son günlerde yoğun bir şekilde öne çıktı. Dikkatimi çeken bu kanun değişikliği teklifinin özenli hazırlanmadığını ve istismara açık olduğunu gördüm. Hükümetimize, Meclisimize ve hatta toplumumuza, bu yasanın daha geniş mutabakatla ele alınmasını tavsiye ettim. Hükümetimiz de geri çekilmesini kararlaştırdı. Geniş mutabakatla yeniden parlamentomuza gelecektir” (Cumhurbaşkanı R. T. Erdoğan’ın KADEM Adalet ve Kadın Kongresi’nde 25 Kasım 2016 tarihinde yaptığı konuşmadan) sözleriyle kadınların direnişini gölgelemeye çalıştılar.

OHAL’in “İtaat ettirme yasası”na aykırı olan kadınların karşı koyuşunu, R. T. Erdoğan kendine mal etmeye çalışırken 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Mücadele Günü’nde kadınlar “Her halde direneceğiz” diyerek meydanlara çıktılar. Yani sözün özü, kadınlar için OHAL kâr etmedi, her halde direnişi seçtiler.

Önergeye giden yol bir yıl öncesinden örüldü!

Kadınları bu denli sokağa döken, direnişe sevk eden önerge, madde olarak kanunda 2005 yılına dek mevcuttu. Kadınların yıllara dayanan mücadelesi ile yasadan çıkarılan bu madde, OHAL ile birlikte tıpkı ezilen her kesimin yıllar süren mücadelesi ile kazanımlarının birer birer gasp edilmesinin somut bir örneği olarak 11 yıl sonra tekrar gündeme alındı.

Kadınların karşı koyuşu sonucu geri çekilen önergeye varan yol, 2015 yılı itibariyle adım adım örülüyordu aslında. 29 Mayıs 2015 tarihinde resmi evlilik belgesi olmayanların imam nikahı kıyması durumunda imamın ceza almasının yolu kapatıldı örneğin. Böylece 16 yaşın altındaki çocukların evlenmelerinin önü açıldı. Ya da 15 Ağustos 2016’da yapılan düzenleme ile 15 yaşında altındaki tüm çocuklara cinsel istismarda koşulsuz aynı ceza verilmesinin yolu kapatıldı. Yani 3 yaşındaki bir çocuk ile 15 yaşındaki bir çocuğa cinsel istismar artık aynı şekilde değerlendirilmiyor.

OHAL’den sonra ise kadın ve çocuk haklarını savunan dernekler birer birer kapatılarak bu hak gasplarına karşı mücadele edenler durdurulmaya çalışıldı-çalışılıyor. Ancak dernekler kapatılsa dahi kadınlar haklarına sahip çıkmaktan vazgeçmiyor! Cinsel istismar ve tecavüzü meşrulaştıran önergeye karşı binlerce kadının sokağa çıkışı, kürtaj yasasına karşı ve Özgecan Aslan için yapılan eylemlerden sonra bir kez daha göstermiştir ki kadınlar kendi hayatlarına, bedenlerine, kimliklerine ne pahasına olursa sahip çıkıyorlar-çıkacaklar!

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu