EmekGüncel

EMEK | “Ezilen Kim Varsa Hakkının Peşine Düşsün!”

"Ezilen, fazla çalışan kim varsa hakkının peşine düşsün. Çünkü bizler yaşıyoruz, emek veriyoruz ama bizlerin emeğiyle para kazanan insanlar yerlerinde rahatça oturuyorlar. Onları yerlerinde rahatça oturtmasınlar. Sendikalı olup, örgütlensinler!"

Son dönemlere zincir marketler pek çok açıdan tartışılıyor. İktidar, zam yağmuru ve hayat pahalılığından zincir marketleri sorumlu tutup suçlarken diğer yandan bu mağazalar kârına kâr katıyor. Zincir marketler, burada çalışan işçiler açısından da bir tartışma konusu. Zira, işçiler 13-14 saati bulan güvencesiz, örgütsüz ve ağır çalışma koşullarıyla karşı karşıya.

Özgür Gelecek gazetesi olarak çalıştığı Tanzim Market’te hakkını aradığı için patronun hakaretlerine maruz kalan bir Gizem Gül ile bir röportaj yaptık.

– Tanzim Market’te işten çıkarılma sürecinizi ve yaşadığınız hak gasplarını kısaca anlatır mısınız?

– İlk önce maaşlarımızın gecikmesi şeklinde problemler başladı. 5-10 gün gecikti maaşlarımız. Son 2 ayda ise hiçbir şekilde ödeme yapılmadı. Her gün “Cuma yatacak, Çarşamba yatacak, Pazartesi yatacak” denilerek gün gün ertelemeler başladı. En son bölge sorumlularına sorduğumuz zaman; “Bir ‘çek’te problem var, ödeme olacak” vs. diyerek bizi kandırdı. En son ben ve ekibim ilk ağızdan duymaya karar verdik ve “patronların yanına gidelim” dedik.

6 kişilik bir ekibim vardı. Birlikte merkeze gittik. Bu sırada da bölge sorumlusuna “Bizim mağazalarımıza başka birilerini getirin, biz gidip konuşup geri geleceğiz” dedik. Yani herhangi bir şekilde işten çıkma gibi bir durumumuz yoktu o sırada. Merkezde büyük patron var, onunla görüşmek istediğimizi söyledik ve bizi görüşme odasına aldılar.

Görüşmede bize ilk önce bize “siz nasıl mağazayı bırakırsınız” dediler. Biz de mağazayı bırakmadığımızı, başkasına emanet ettiğimizi ve geri döneceğimizi belirttik. Maaşımızın neden yatmadığını sorduk. Tatmin edici bir açıklama yapmadılar. Daha sonra patronun kardeşi Zafer Paktimur geldi. Bize hakaret ve küfürler etti. “Ben bu kızı keserim, gırtlağından keserim” diyerek benim üstüme yürüdü. Biz hiçbir şekilde karşılık vermedik hatta ben direk polisi aradım. Polis gelince Zafer Paktimur’dan şikâyetçi oldum. Sürecimiz bu şekilde başladı.

Daha sonra birkaç mağazacının daha mağazalarını bıraktığını duyduk. Bunun üzerine hemen sendikaya ulaştım. Sendikayı yani Mağaza/Market-Sen’i sosyal medyadan takip ediyordum. Daha öncesinde de A101’de çalışmıştım. Sendikayı aramamla, sendika yöneticileri yanımıza geldiler. Süreç böyle başladı.

 

“Markete girişin var ama çıkışın yok!”

– Sendika ile görüştükten sonra neler yaptınız? İşten çıkarılma sürecinden sonra sendika ile nasıl bir süreç işlettiniz?

– Sendikayla ilk tanıştığımız günden itibaren eyleme başladık. Her günümüzü bir eylemle geçirdik. Bu eylemler sürecinde sosyal medyadan eylem ve haberler paylaşıldı, broşürler dağıtıldı.

Tek tek mağazaların önüne giderek, maaşımızı vermediklerini ve işçilerin haklarının yenildiğini insanlara anlatarak eylemlerimizi sürdürdük. Sendikanın bize çok yararı oldu. Sendikalı olduktan sonra büyük farkı gördük. Karşımızda bir muhatabımız yoktu ilk başlarda, daha sonra Konkordato ilan ettiler. Hala o süreci beklemekteyiz. Ama bizler bu süreçte eylemlerimize devam ediyoruz. İşten çıkarıldığımızdan bugüne içeride kalan maaşlarımızı, yol ve yemek masraflarımızın hiçbirini alamadık.

– İşten çıkarıldıktan sonra gasp edilen haklarınız için bir yandan sendikalı olarak mücadele ederken aynı zamanda başka bir markette çalışmaya devam ediyorsunuz. Şu an çalıştığınız marketle birlikte genel olarak A101 ve mağaza/marketlerin çalışma koşullarını, karşılaştığınız tabloyu anlatır mısınız?

– Şu an çalıştığım markette çalışma saatleri daha düzenli. Saatinde gidip, saatinde çıkıyorum. Maaşlarımız düzenli yatıyor. Burada herhangi bir sıkıntı yaşamadım. Ama eski bir A101 çalışanıyım, 4 yıl A101’de çalıştım. A101’in çalışma koşullarından bahsedecek olursam; market sisteminin kölelik sistemi olduğunu söyleyebilirim. Herhangi bir mesai saat aralığı yok, serbest saat sistemi uygulanıyor, kısacası markete girişin var ama çıkışın yok! Bizler sesimizi duyuruyoruz, çünkü marketlerden ses çıkmadığı sürece birçok insan ezilmeye devam edecek.

– Marketler, işçileri daha fazla sömürerek kendi zincir marketlerini de yaratıyor…

– Ortalama 13-14 milyarlık cirosu olan bir mağazada 5 ya da 6 kişi çalışması gerekirken, A101 3 kişi çalıştırıyordu mesela. Bu, 3 kişinin maaşının A101’e kalması demek.

– Son olarak eklemek istediğiniz bir şey ve çağrınız var mı?

– Öncelikle sendikalı olmak her işçinin hakkıdır. Hiçbir işveren onları bu haklarından yoksun bırakamaz. Genel olarak toplumda “Sendikalı olursam, işverenim beni işten çıkarır” korkusu bulunmakta, işverenin böyle bir hakkı yok. Kesinlikle işçiler sendikalı olunca haklarını bilecekler ve kendi haklarının yanında başka insanların da koştuğunu görecekler. Ezilen, fazla çalışan kim varsa hakkının peşine düşsün. Çünkü bizler yaşıyoruz, emek veriyoruz ama bizlerin emeğiyle para kazanan insanlar yerlerinde rahatça oturuyorlar. Onları yerlerinde rahatça oturtmasınlar. Sendikalı olup, örgütlensinler!

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu