Almanya’da 26 Eylül’de gerçekleşen genel seçimler sonrası başlayan koalisyon görüşmeleri tamamlandı. 16 yıllık Merkel döneminin sona ermesi ve SPD’li Olaf Scholz döneminin başlamasıyla birlikte Sosyal Demokrat Parti (SPD), Yeşiller ve Hür Demokrat Parti (FDP) koalisyon hükümetinin dört yıllık programı kamuoyuna açıklandı.
40 gün süren görüşmeler neticesinde, SPD, Yeşiller ve FDP arasında bakanlıkların paylaşımı şöyle oldu: SPD başta başbakanlık (Olaf Scholz) olmak üzere İçişleri, Çalışma ve Sosyal Güvenlik, Savunma, Sağlık, İmar, Ekonomik İş Birliği ve Kalkınma bakanlıklarını aldı. Yeşiller Partisi ise başbakan yardımcılığı ile birlikte Dışişleri Bakanlığı’nı (Annalena Baerbock) üstlenecek.
Böylece eşbaşkan Baerbock, Almanya’nın ilk kadın Dışişleri Bakanı olacak. Aile, Çevre ve Tüketiciyi Koruma, Gıda ve Tarım Bakanı da, Dışişleri Bakanlığı için adı geçen Cem Özdemir oldu. Ayrıca Ekonomi ve iklim koruma için, Yeşiller’in yönetiminde bir “süper bakanlık” kurulacak. Koalisyonun üçüncü ortağı FDP ise maliye, adalet, ulaştırma ve dijital işler ile eğitim ve araştırma bakanlıklarını aldı.
Gelinen aşamada, AB’nin önde gelen emperyalist ülkesi Almanya’da kurulan koalisyon hükümetinin belirlediği yol haritası tüm Avrupa coğrafyası için önem arz edecek.
Koalisyon partilerinin üzerinde anlaştıkları protokolün temel konuları şunlar;
– Asgari ücret saatinin 12 Euro’ya çıkarılması.
– 450 Euro olan küçük çalışma işleri (minijob) 520 Euro’ya çıkacak. (Vergiden muaf tutularak)
– Kalifiye iş gücü için uygulamada olan BlauCard’ın kapsamı genişletilecek.
– Mülteci ve sığınmacılara yönelik çalışma yasağı kaldırılacak.
– Konut sorununu çözmek için yılda 400 bin yeni konutun inşa edilecek.
– Oy kullanma yaşının 18’den 16’ya indirilmesi için anayasal değişiklik yapılacak.
– Alman vatandaşlığına geçişleri kolaylaştıracak, başvuru süresi, 8 yıllık oturum şartı 5’e indirilecek ve dil bilme şartı esnetilecek.
– Yerleşim hakkı başvurusu 3 yıla düşürülecek. Özellikle eşten bağımsız yerleşim hakkı halen 4 yıl.
– Geçici oturumu olanlar 1 Ocak 2022’den itibaren bir yıllık oturum verilecek. Ayrıca Almanya’nın anayasal düzenine bağlı kalan, suç işlemeyen ve geçimlerini sağlayanlar bir yılın ardından kalıcı oturum alabilecekler.
– 5 yıl Almanya’da oturumu olan göçmen çocukları doğumdan itibaren Alman vatandaşı olabilecek. Mevcut uygulamada gençler 23 yaşında sahip oldukları vatandaşlıklardan birisini tercih etmek zorundadır.
– 2030’a kadar ülkedeki arabaların en az 15 milyonunun elektrikli olması hedeflenecek.
– 2030’a kadar kömür kullanımına son verilmesi için adımlar atılacak, Almanya topraklarının yüzde 2’si rüzgar enerjisi üretimi için kullanılacak ve üretilen elektriğin yüzde 80’i yenilenebilir kaynaklardan elde edilecek.
– Batı Balkanlar’daki altı AB üyesi adayının katılım sürecine destek verilecek.
– Bir sonraki Avrupa Komisyonu Başkanı’nın Almanya’dan seçilmemesi halinde Avrupa Komisyonu üyeliği için Yeşiller Partisi’nin göstereceği aday seçilecek.
– Almanya’da askeri insansız hava araçlarının (İHA) belirli koşullarda silahlı hale getirilmesinin önü açılacak.
– Bu konuda istekli AB üyelerinin ulusal ordularıyla daha fazla işbirliği aranacak.
– AB Konseyi’nin daha birleşik ve etkili çalışabilmesi için reform talep edilecek.
– Rusya ile yapıcı diyalog aranacak; farklı tehdit algıları dikkate alınarak Rusya’ya yönelik ortak Avrupa politikasına odaklanılacak.
Ne şirin kararlar!!!
Bu başlıklar “şirin” gözükse de Almanya elbette ki, emperyalist çıkarları gözardı etmeyecek!
Üç partinin hazırladığı ortak protokolde yeralan bu konu başlıkları, her ne kadar “olumlu” görünse de Alman emperyalistlerinin çıkarlarını hiçbir zaman gözardı etmediği bir kez daha ortaya çıkmıştır. Bütün bu başlıklarda, halihazırda kısıtlı olan demokratik hak ve özgürlüklere dönük bir karar olmadığı görülüyor. Ayrıca çığ gibi büyüyen ırkçı faşist parti ve örgütlerin yasaklanması veya yaptırım uygulanması noktasında da bir madde yoktur. Olmadığı gibi Almanya devleti, anti-komünizme yeminli bir şekilde devam edecektir.
177 sayfalık ortak metnin 153. sayfasından itibaren, önümüzdeki dört yıl boyunca Alman dış politikasında çok büyük değişikliklerin olmayacağı görülmektedir. Sosyal demokratların liderliğinde kurulacak hükümetin dışişleri bakanlığının sözde “insancıl” bir dış politikadan yana görünen Yeşiller Partisi’ne geçmesi de nesnel gerçekliği değiştirmeyecek.
Faşist diktatörlükle yönetilen ülkelere hem silah satışı devam edecek hem de bu ülkeler desteklenecektir. Bu anlamda, Türkiye’yle ilgili maddede “Türkiye endişe verici iç siyasi gelişmelere rağmen önemli bir komşu ve NATO partneri olarak kalacak, ancak Türkiye’de demokrasi, hukuk devleti, insan, kadın ve azınlık hakları önemli ölçüde ortadan kaldırılmıştır. Bu nedenle AB’ye üyelik müzakerelerinde hiçbir fasıl kapatmayacağız veya hiçbir yeni fasıl açmayacağız. Sadece AB-Türkiye ile diyalog sürecek” denilmektedir.
Ortak mücadeleyi büyütmeliyiz
İklim krizi, geçim kaynaklarımızı tehlikeye düşürüyor ve özgürlük, refah ve güvenliği tehdit ediyor. Almanya, “keskinleşen küresel rekabette ekonomik gücünü yeniden tesis etmeli, uluslararası sistem yarışında değerlerimizi müttefiklerimizle birlikte kararlıca savunmalıyız” demektedir.
Burada da görüldüğü gibi, Almanya emperyalist çıkarlarını önde tutmak için tüm gücünü; rekabet, yeni pazarlar ve kâr hırsı için kullanacaktır.
Emperyalistlerin özgürlük, demokrasi, insan hakkı ve hukuku üzerinde kullandıkları tüm argümanlar, hep ikiyüzlü ve aldatma amaçlı olmuştur. Onlar sadece talan, sömürü ve baskı düzenlerini amaç edinirler. Bugün de Almanya’da yeni kurulan koalisyonun bu ikiyüzlülüğü devam edecektir. Buna karşı ezilen halklar olarak emperyalistlerin yalan ve aldatmaca düzenine karşı, ortak mücadeleyi büyütmeli ve ikiyüzlülüklerini açığa çıkarmalıyız.
